Iğdır, Isparta iftar vakti ne zaman? 3 Nisan Pazartesi Iğdır, Isparta iftar saat kaçta okunuyor?

Iğdır, Isparta iftar vakti ne zaman ve 3 Nisan Pazartesi Iğdır, Isparta iftar saati kaçta bitiyor soruları Ramazan’ın başlamasıyla sık sık sorulmaya başlandı. İftar vaktini beklerken doğuracağını merak ettiği konu için detayları ele geçirdi. Peki, Iğdır, Isparta iftar vakti ne zaman? 3 Nisan Pazartesi Iğdır, Isparta iftar saati kaçta okunuyor?

İFTAR NEDİR?

Sözlükte fatr “yarmak, kırmak; oluşturmak, icat etmek”, bu kökten türeyen iftâr ve fıtr sözcükleri diğer bazı verilerin yanı sıra “orucu açmak, oruçluya orucu açtırmak, başlanmış bulunan orucu bozmak veya hiç oruç tutmamak” gibi mânalara gelir. Kur’an’da fatr kökünün çeşitli türevleri kullanılmakla ve ayrıca oruçtan ve oruç tutmamayı haklı kılan bazı mazeretlerden söz edilmekle birlikte (el-Bakara 2/184-185, 187) kelime olarak iftar ve fıtr geçmez. Hadislerde ve sahabe sözlerinde ise oruçuyla ibadetle ilgili birçok ayrıntılı hüküm belirtilirken bu iki aradaki anlamlarda yaygın bir kullanıma sahip olduğu görülüyor. Bu mânaların her yerinde iradî olarak oruca aykırı bir davranışta bulunma söz konusu olduklarında iftar âdeta imsak ve savm sözcüklerinin karşıt etkilerini gibi yer almıştır. Fıkıh literatüründe iftar sözcükleri, sözlük ilkeleriyle bağlantılı olarak ister oruç açma isterse bozma ve oruç tutmama şeklinde olsun “oruca aykırı bir davranışta bulunma” mânasında kullanılmakla birlikte, bunların arasında “oruçlu hiç vaktinde geldiğinde usulüne uygun biçimlerde orucunu açması” mânasının daha belirgin olduğu ve ortaya çıktığı bu Terimin anlamını gösterir. Nitekim Türkçe’de de iftar “orucu açma” mânasına gelir.

İslâm’ın beş esasından biri olan orucun bir parçası olan iftar İslâm muhitinde oruca denk bir ilgi ve dönemleri sahip olmuş, bu konuda bazısı Hz. Peygamber’in sünnetinden, bir kısmı da İslam toplumlarının kültürel birikimlerinden ve farklılığından yararlanılan müstehap ve mendup niteliğinde çeşitli âdâb ve gelenekler oluşmuştur. Bu yönüyle konu, klasik hadis ve fıkıh edebiyatının “oruç” (savm) bölümü “orucun sünnet, âdâb ve müstehapları” başlığı altında, oruçla ilgili eserlerde ya da Kutbüddinzâde Mehmed Muhyiddin’in Risâle fî beyâni’l-if?âr ve’s-sa? ûr (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 2852) ve Yûsuf b. Ya’kub el-Halvetî’nin Risâle fi’l-if?âr fî ramazân el-mübârek (Köprülü Ktp., Fâzıl Ahmed Paşa, nr. 1606) adlı eserlerde olduğu gibi bazı müstakil gelişimi, ayrıca sosyal ve kültürel boyutuyla kültür ve medeniyet tarihi kaynaklarda ele alınmıştır.

İmsak vaktinin başlangıcı (sahur) günlerinde fakihler arasında mevcut olan farklılıklarla görüşüne iftar vakti konusunda rastlanmaz. Kur’an’da akşama kadar oruç yırtılmasından söz edilmişel-Bakara 2/187), Hz. Peygamber’in açıklama ve sınıflarını da buldukları batmasıyla iftar vaktinin gireceği dönemler (Müslim, “?ıyâm”, 51, 54; Ebû Dâvûd, “?avm”, 19). Bu günlerde fıkıhta, oruçlunun birbirine battığından iyice emin gördükten sonra orucunu açması gerektiğini üzerinde düşünerek durulur. Diğer bir ifadeyle orucun başlangıç ​​ve bitiş vakitleri nasla belirlendiğinden buna riayet edilmemesi halinde orucun rüknü (imsak) ihlâl edilmiş yani oruç tutulmamış olur. Bundan dolayı oruçlu kimse battığından emin olmadan iftar etse ve gerçek durumun da anlaşılmasa bu orucunu kaza etmesi gerekir. Hatta ramazanda battığını zannederek iftar gördükten sonra aralarında batmadığı anlaşılsa da bu durumda kaza olması gereken diyen fakihler bulunduğu gibi hem kazayı hem de kefâreti gerekli gören fakihler de vardır.

Hadislerde, vakti geldikten sonra oruçlunun iftarda acele etmesi (Buhârî, “?avm”, 45; Müslim, “?ıyâm”, 48; Tirmizî, “?avm”, 13; Ebû Dâvûd, “?avm”, 20) ve orucunu hurma veya tatlı bir şeyle yahut su ile açması tavsiye edilmiş, Resûl-i Ekrem bunu yanında otururken akşam namazını kılmadan önce birkaç hurma ile orucunu açmıştır (Ebû Dâvûd, “?avm”, 21; Tirmizî, “?avm”, 10; İbn Mâce, “?ıyâm”, 25). Hz. Peygamber’in ayrıca, yahudi ve hıristiyanların iftarı geciktirdiğini belirterek iftarda hızlandırmayacağına mahsus bir özellik olarak tanıtması (Ebû Dâvûd, “?ıyâm”, 20; Şevkânî, IV, 288-289), sahura kalkmayı ilerleyip iftar yapmaksızın iki orucu yüklemeyi yasaklaması (Buhârî, “?avm”, 48; Müslim, “?ıyâm”, 45-46, 56-61; Ebû Dâvûd, “?avm”, 28), gerçek dindarlığın şâriin boyutlarına göre gerçekleşeceği, dindarlık adına şâriin istemeyen bir Yüke girmenin doğru olmadığı ana hücreleri teyit eder mahiyettedir. Öte yandan iftarın tehiri halinde vakti çok kısa olan akşam namazı da gecikmiş geleceğinden söz konusu tavsiye bu olumsuz durumu önlemeyi de hedefleri. Bu konuda Hz. Peygamber ve sahâbeden rivayet edilen tavsiyeler ve uygulama örnekleri (Müslim, “?ıyâm”, 49-50; Ebû Dâvûd, “?avm”, 20) ve akşam namazının gecikmesi konusunda bildirildiği hassaslaştırma ramazan akşamlarında önce orucun hafif yüklenmesiyle açılıp akşam namazının kılınması, ardından iftara devam edilmesi, İslam toplumlarında müstehap görülen ve yaygın yaygınlık kazanan bir gelenek olmuştur.

Oruç açılırken dua edilmesi sünnettir. Resûl-i Ekrem, oruçlunun iftar anında yapacağı duanın geri çevrilmeyeceğini müjdesini verir (İbn Mâce, “?ıyâm”, 48). İftar duası, oruç tutan kişinin ibadet bilincini güçlendiren ve Allah makamı özel bir kişinin sahip olduğu bu ibadeti yerine getirmenin şükrünü içeren bir anlam taşıdığı gibi iftar sofrasında bulunanlar içindekiler dinî eğitimin de bir parçasını oluşturur. Allahım! Senin rızân için oruç tuttuk, senin yanından rızıkla orucumuzu açtık, bizden kabul buyur; çünkü sen her şeyden ve bilensin” (Dârekutnî, II, 185; ayrıca bk. Şevkânî, IV, 287). Senin rızân için oruç tuttum, sana iman ettim, sana güvendim ve senin gittiğin rızıkla orucu açıyorum; günahlarımı bağışla” (el-Fetâva’l-Hindiyye, I, 200) şeklinde dua edilmesi de müstehapları vardı.

Maddî imkana sahip olanların özellikle fakir kimselere iftar yemeği yedirmesi güzel bir davranıştır. Hz. Peygamber bu konuda, “Oruçluya iftar yemeği veren kimse, oruçlunun sevabında bir eksilme olmadan onun olacağına kadar sevap alır” (Tirmizî, “?avm”, 82; İbn Mâce, “?ıyâm”, 45) buyurmuş, iftar ve yemek dualarında da Müslümanları orucunu açacak kimseleri sofrasında bulundurmaya teşvik etmiştir (Ebû Dâvûd, “E?ime”, 55; Dârimî, “?avm”, 51; Müsned, III, 118, 201). Resûl-i Ekrem’in bu teşviki, iftar davetlerinin sadece zenginler arasında bir gösteri yarışı haline getirilmesini de önleyici bir uyarı mahiyetindedir. Öte yandan ihtiyaç sahiplerine kadar uzanan iftar daveti, İslam dininin uyguladığı kardeşlik ve sosyal dayanışma ilkesinin bir gereği olduğu gibi oruç ibadetinin kazandırdığı kalp inceliğinin ve diğerkâmlığının da tabii bir tezahürüdür. Oruç ve iftarların fert ve ailelerinin taşıdıklarından paralel olarak İslam toplumlarında öteden beri birçok ramazan âdeti ortaya çıkmış ve bir dizi iftar geleneği oluşmuştur.

3 Nisan Pazartesi Iğdır, Isparta İFTAR VAKTİ NE ZAMAN?

3 Nisan Pazartesi Iğdır iftar vakti: 18.36

3 Nisan Pazartesi Ispartaiftar vakti: 19.29

Osman Demir

İftar Dini Gündem Haberler

Yorum yapın